YENİLENEBİLİR ENERJİ KOOPERATİFİ SOM ENERGIA

Söyleşi: Özgür Güneş Öztürk
6 Temmuz 2019
SATIRBAŞLARI

Kurulduğu 2009 yılından beri muazzam bir hızla büyüyor. Katalunya’nın Girona kentinde ilk adımları atılan Som Energia (Enerji Biziz) Yenilenebilir Enerji Kooperatifi hızla bütün İspanya’ya yayıldı, ortaklarının sayısı 60 bine dayandı. Sadece yeşil enerji alanında değil, enerji adaleti ve iklim değişikliği konularında da sıkı bir mücadele ören kooperatifin hikâyesini çalışan ortağı Yaiza Blanch’dan dinliyoruz.
Friedensreich Hundertwasser, “Irinaland”, 1971

Som Energia ne zaman, nasıl kuruldu?

Yaiza Blanch: Her şey kısa süre önce kooperatifin genel müdürlüğünden ayrılan Hollanda asıllı Gijsbert Huijink’in 2009’da Girona Üniversitesi’nde öğrencilerine şunları söylemesiyle başladı: “Avrupa’nın başka yerlerinin aksine Katalunya’da yenilenebilir, yeşil enerji tüketmek isteyenlere pazar bir seçenek sunmuyor. Oysa başka ülkelerde tüketiciler enerji kooperatiflerinden yenilenebilir enerji satın alabiliyor.” Ardından, Huijink öğrencileriyle beraber Katalunya’da yenilenebilir enerjiye nasıl yatırım yapılabileceğini araştırmaya başlıyor. Böylece, 300 kişilik bir grup Som Energia Tüketici Kooperatifi’nin temellerini atıyor. Vatandaşların katılımıyla geleneksel enerji üretim ve tüketim modelini dönüştürmeyi hedefleyen bir kooperatif modeli hazırlanıyor. Kooperatif Ekim 2010’da Katalunya’da 350.org kampanyası başlatıyor. Bu sayede İspanya’nın ilk yenilenebilir enerji kooperatifine katılmak isteyen 350 kişi bir araya geliyor.

İspanya’da enerji sektörü nasıl bir yapıya sahip?

İspanya elektrik piyasası üç kısımdan oluşuyor: Üretim, dağıtım ve pazarlama. Enerji bir yerde üretiliyor, ardından dağıtıcılara veriliyor. Son aşamada da tüketiciye satılıyor. Elektrik piyasasının üretim ve pazarlama kısmına yatırımcı olarak girmek isterseniz size mâni olan bir şey yok. Bu alanda serbest piyasa koşulları işliyor. Buna karşın işin dağıtım kısmına beş şirketin (Iberdrola, Fenosa, Endesa, E.ON, EDP) oluşturduğu oligopol (çok şirketli tekel) hükmediyor. Elektriği bu beş şirketten bağımsız dağıtmak imkânsız. Som Energia enerji üretim ve enerji tüketim kooperatifi. Yasalar müsaade etmediği için dağıtım kısmına giremiyoruz. Enerji piyasasının işleyişine dair kuralları oligopolu oluşturan beş büyük şirket belirliyor. Kâr amacı güden bu şirketler temel bir hak ve ihtiyaç olan enerjiyi yüksek kârlarla satıyor. Enerji insanların hayatta kalmasını sağlayan temel ihtiyaçlardan biri. Piyasa koşullarında bu ihtiyaç metaya dönüşüyor. Bu durumun değiştirilmesi yasalarla engelleniyor. Beş şirket İspanya’yı bölge bölge kardeş payı yapmış. Ortaklarımıza ve ulaştığımız insanlara elimizden geldiğince durumu anlatıyoruz.

Bu zor ortamda nasıl bir alternatif oluşturuyorsunuz?
Talep arzı yaratıyor. Ne kadar ortağımız bizden yenilenebilir enerji talebinde bulunursa o oranda üretim yapmaya çalışıyoruz. Yeşil enerji tüketmek isteyen herkesin talebini karşılamaya çalışıyoruz. Enerjinin bir kısmını biz üretiyoruz. Yetişemediğimiz kısmı içinse menşe şahadetnamesi (ürün kimliği) olan başka üreticilere ulaşıyor ve bizim adımıza enerji üretmelerini talep ediyoruz. Aslında mesajımız şu: Sen yeşil enerji üret, tüketicisi hazır.

Hızla çoğalmamızda taban örgütlenmesi en önemli etken. Biz enerjiyi bir vatandaşlık meselesi addediyoruz. Aynı zamanda işletme biçiminin kooperatif olması da çok önemli. Som Energia’ya katılan insanlar kendilerini bir ideale bağlı hissediyor.

Som Energia’nın ortaklık yapısı nasıl? Yeni ortaklar sürece nasıl dahil oluyor?
Herhangi bir reklam kampanyası yapmadık, yapmıyoruz. Ortaklarımız bizi çoğunlukla çevrelerinden duyup geliyor. Bu bizim için önemli, çünkü ortaklarımızın yenilenebilir enerji meselesini önemseyen ve konuyu siyaseten sahiplenen insanlar olmasını istiyoruz. Sadece düşük fiyat politikasından dolayı ortak olunmasını tercih etmiyoruz. Yaklaşık 57 bin ortağımız var. Bu sayıya ulaşmamızı sağlayan en önemli etken yerelde çalışan gruplar. İspanya’nın çeşitli bölgelerindeki ortak grupları çevrelerine hem yenilenebilir enerjiyi, hem İspanya’daki enerji sektörünün durumunu hem de Som Energia’yı anlatıyor. Yerel fuarlarda paneller düzenleyip ortak sayısını ve katılımını arttırıyor.

Som Energia Belçika’da 1991’den beri faaliyet gösteren Avrupa’nın en büyük enerji kooperatiflerinden Ecopower’ın 25 yılda ulaştığı ortak sayısına çok kısa zamanda yaklaşmış. İşin sırrı nedir?
Taban örgütlenmesi en önemli etken. Zaten böyle olmasaydı bu proje bu kadar anlamlı olmazdı. Biz enerjiyi bir vatandaşlık meselesi addediyoruz. Aynı zamanda, işletme biçiminin kooperatif olması da çok önemli. Som Energia’ya katılanlar kendilerini bir ideale bağlı hissediyor. Örneğin, Katalunya’da bağımsızlık talebinin yükseldiği son dönemde ortak sayımız hızla arttı. İnsanlar İspanya merkezli enerji şirketlerinin halkın çıkarlarını hiçe saydığını görüp Endesa gibi enerji tekellerinden Som Energia’ya geçiyor. Siyasetten, verili toplumsal ilişkilerden ve tarihten soyutlanmış değiliz. Som Energia yazılmakta olan tarihin bir parçası.

Som Energia’nın enerrji okulu kampı

Ortaklarınız birbirleriyle nasıl iletişime geçiyor ve karar alma süreçlerine nasıl katılıyor?
Biz yönetimden, katılım ile karar alma süreçleri arasında sağlıklı teması anlıyoruz. 57 bin ortak içinde etkin ve aktif katılımı tercih edenlerin sayısı kısıtlı. Kooperatifin en önemli hedeflerinden biri aktif katılımı tabana yaymak. Geçmişe kıyasla bugün bu konuda daha fazla çalışıyoruz. Geçtiğimiz sonbaharda katılımı arttırmak için bir yol haritası çıkardık. Tabandan da aktif katılıma dair talep arttı. Şu ana kadar kooperatifte 300 kişi aktif çalışıyordu, sayı giderek artıyor. Bu kadar çok sayıda ortaklı bir kooperatifte yönetime dair zorlukları aşmak için referans alabileceğimiz pek örnek yok. Etkin katılım ve karar alma süreçleri arasındaki çatışmayı bilinçli bir şekilde yönetmeye ve bu alana daha faza kaynak tahsis etmeye çalışıyoruz. Elektronik oylama yapabileceğimiz araçlara sahibiz. Bugüne kadar genel meclislerde ele alınacak konulara ilişkin çalışma iki arada bir derede, başka işlerden kalan zamanlarda yapılıyordu. Katılımı hem yerelde nasıl etkin hale getiririz hem de kooperatifin genelinde stratejik konularda karar alma süreçlerini nasıl çoğullaştırırız, bunlara kafa yoruyoruz. Sadece bunu konuşmak için toplanıp yeni yöntemler bulmamız gerekiyor. İki yıldır demokratik süreçleri işlevsel kılan Decidim (Beraber Karar Verelim) adlı bir uygulama kullanıyoruz. Daha önce bir araya gelerek aldığımız kararları şimdi sanal bir platformda sürdürüyoruz.

Tüm aracıların ortadan kalktığı, temel bir insan ihtiyacı olan enerjinin meta olmaktan çıktığı bir gelecek kurmak için çalışıyoruz. Bu nedenle enerji alanında mücadele eden başka kooperatiflere destek veriyoruz.

Decidim vasıtasıyla aldığınız kararlara örnekler verir misiniz?

Bugüne kadar sanal ortamda 5 ayrı tartışma yürüttük ve karar aldık. Örneğin, 2018 genel meclisinde tartışılacak konuları belirledik. Halihazırda 2019 Som Energia Okulu’nun hazırlık çalışmaları, okulun eğitim içeriği de platform üzerinden kolektif olarak tartışılıyor ve karara bağlanıyor.

Üyelerinize küresel iklim değişikliği, karbon emisyonları gibi konularda eğitim veren bir okulunuz var. Okul nasıl işliyor?
Som Energia Okulu yılda bir düzenlediğimiz bir eğitim programı. Genelde cuma-pazar arası otobüslerle bir yere gidip hem güncel hem de önemsediğimiz konularda çalıştaylar düzenliyoruz. Ortaklar olarak kendimizi eğitmeyi hedefliyoruz. Okul normalde sadece ortaklara ve ortakların konuklarına açık. Konuklar da genelde eğitim sonrasında ortak oluyor. Bu sene çalıştayları ilk kez bir kent merkezinde, Mataró’da yapacağız. Daha çok kişiye ulaşabilmek için duyan herkesin ziyaret edebileceği bir yapı kurguladık. Sonuçta, kooperatiflerin topluma karşı sorumlulukları var. Bu sorumluluklardan biri de bilginin erişilebilir hale gelmesi. Eğitimlere genelde 200 kişi geliyor. Bu sene katılımın daha fazla olmasını bekliyoruz.

Som Energia’nın Aloclea üretim tesisi

Enerji yatırımları için gerekeli sermayeyi nasıl elde ediyorsunuz? Ortakların sermaye katkıları ne kadar?
Kooperatife ortak olmak isteyen herkes 100 avro ödüyor. Yatırım yapmak istediğimiz projeler için zaman zaman özel çağrılar yapıyoruz. Örneğin, son çağrımızda iki saatten kısa bir sürede bir milyon avrodan fazla sermaye topladık. Bu miktara ulaştıktan sonra bile insanlar katkı sunmaya devam etmek istedi. Bu nedenle sürekli yatırım yapmayı mümkün kılan Generation kWh adlı bir program yarattık. Generation kWh tam mânasıyla bir finansal araç değil. Çünkü yatırdığınız paradan gelir elde etmiyorsunuz. Program yatırdığınız para oranında maliyet fiyatından enerji almanızı sağlıyor. Örneğin, bin avro yatırdınız. Biz size bunu 25 yıl boyunca yılda 1700 kilovat enerji olarak geri ödüyoruz. Yıl boyunca 1700 kilovat enerjiyi piyasadan çok daha düşük bir fiyata tüketiyorsunuz. Böylece insanlar Generation kWh sayesinde tasarruf edebiliyor, biz de yeni projelere finansman sağlıyoruz. Hali hazırda var olan enerji tesislerine yatırım yapmak istediğimizde ise genel bir çağrı yayınlıyoruz. Yatırıma ortak olmak isteyen üyeler katkılarını sunuyor. Kurulu elektrik tesislerine yapılan yatırımın riski yeni projelere oranla daha az.

Yeni yatırımların amortisman süresi ne kadar?
Projeye göre farklılık gösteriyor. Örneğin faal bir hidroelektrik tesisi satın aldığımızda yatırımın geri dönmeye başlaması için beklemeye gerek yok. Zaten tesis çalışıyor ve para kazanıyor. Var olan, ama bakım sürecinden geçmesi gereken tesislerde durum farklı. Sıfırdan başlayacağınız yeni bir projedeyse yatırımın geri dönmeye başlaması için en az bir yıl beklemeniz gerekiyor. Mesela yeni bir güneş enerjisi tesisi için gereken yasal izinlerin alınması bir yıl sürüyor. Başka hazırlıkları da düşündüğümüzde yeni bir projeden gelir elde etmeye başlamak için iki yıl gerekiyor.

Som Energia ilkelerine uygun yeşil enerji üretiyor. Tabii her şey toz pembe değil. Mesela, güneş panellerinin büyük bölümü Çin’de üretiliyor. Üretim için gereken madenler Güney Afrika’da çıkarılıyor. Madenlerde neredeyse köle emeği kullanılıyor.

Fiyatları nasıl belirliyorsunuz?
Birçok kişinin düşündüğünün aksine, Som Energia geleneksel piyasanın bir parçası. Serbest piyasa ekonomisinin “kuralları” bizim için de geçerli. Fiyatlarımız diğer şirketlerden çok daha düşük değil. Ancak, Som Energia aracılığıyla enerji tüketenlere fiyatın nasıl belirlendiğini anlatıyoruz. Enerjiyi dağıtımcı şirketler vasıtasıyla tüketicilerin evlerine ulaştırıyoruz. Dağıtımcılardan sağladığımız enerji için fatura günü geldiğinde ödememiz gereken miktarı biliyoruz. Örneğin bir kişi bir ay boyunca X kilovat enerji tüketiyor. Bu fiyata bir de Som Energia’nın hizmet bedelini ekliyoruz. Bu bedele genel mecliste tüm üyeler beraber karar veriyor. Bu oran tüketilen enerji bedelinin yüzde 4-6’sına tekabül ediyor. Bu piyasa koşullarında ortalama bir oran. Piyasada enerjinin fiyatı ciddi oranda değişmediği sürece bu miktarı sabit tutuyoruz. Hizmet bedelinin hangi ihtiyaçları karşıladığını şeffaf bir biçimde paylaşıyoruz. Buna karşılık, Endesa gibi tekeller tüketiciden ilk yıl yüzde iki oranında hizmet bedeli alırken ikinci yıl oranı yüzde 10’a çıkartıyor. Bu yüzden birçok tüketici elektrik faturalarındaki büyük artışı anlamakta güçlük çekiyor. Som Energia’nın toplumsal sorumluluklarından biri kapitalist piyasanın işleyişini olabildiğince çok insana anlatmak.

Evlerimizde kullandığımız enerjinin büyük şirketler değil de Som Energia tarafından üretilmesinin sosyal adalet açısından ne gibi faydaları var?

Hem demokratik bir kooperatifiz, hem de yenilenebilir, yeşil enerjiye yatırım yapıyoruz. Pek tabii ki bu kavramların içi boşaltılabilir. Bizim eylemsel ve söylemsel açısından asıl hedefimiz enerji alanında en yüksek düzeyde halk egemenliğini sağlamak, enerjinin dağıtımını tekelleşmiş yapıdan kurtarmak ve enerji verimliliğine katkı sağlamak. Som Energia kâr amacı gütmüyor, belli bir kâr oranı hedeflemiyor. Elbette yıl sonunda projenin sürekliliğini sağlayacak ölçüde ortak değer yaratmayı hedefliyoruz, ama kâr amacı güden şirketlerin mantığını sahiplenmiyoruz.

Som Energia’nın genel meclis toplantısı

Özel sektör eliyle de alternatif enerji yatırımları yapılıyor. Sizin farkınız ne?

İsteyen her girişimci güneş ya da rüzgâr enerjisi tesisi kurabilir. Ancak, bunu hangi mantıkla yaptığınız çok önemli. Som Energia yatırımlarını enerji egemenliği için yapıyor. Örneğin, nükleer enerjiyle karşılaştırdığımızda güneş enerjisi tesisi kurmak çok daha ekonomik. Devasa bir yatırım yapmak zorunda değilsiniz. Önemli olan vatandaşların enerji için her geçen gün daha az para ödemesi. Nihayetinde, Som Energia’nin varlık sebebinin ortadan kalkmasını hedefliyoruz. İnsanların ihtiyaç duydukları enerjiyi kendilerinin üretebilmesini istiyoruz. Tüm aracıların ortadan kalktığı, temel bir insan ihtiyacı olan enerjinin bir meta olmaktan çıktığı bir gelecek kurmak için çalışıyoruz. Bu nedenle enerji alanında çalışan, mücadele eden başka kooperatiflere kuruluş sürecinde destek veriyoruz. Arzumuz yenilenebilir enerji sektöründeki tek kooperatif haline gelmek değil. Aksine, amacımız enerji sektörünün her aşamasının tamamen açık ve şeffaf hale gelmesi. Çünkü enerji toplumsal servetin adil paylaşımıyla, kaynaklara adil ve eşit ulaşımla ilgili bir mesele.

Elektrik faturasını incelememiş, faturanın detaylarını bilmeyen o kadar çok insan var ki. İnsanlara önce elektrik faturasının detaylarını anlatıyoruz. Bunun yarattığı siyasi bilince hayret edersiniz.

Savaşlar ve enerji arasında sıkı bir bağ var. Enerji kooperatifçiliği bu soruna da kısmen bir çözüm olabilir mi?

Elbette. Örneğin bize “neden doğalgaz pazarlamıyorsunuz” diye soruyorlar. Doğalgaz bir kere, yenilenebilir enerji değil. Ama bu tek neden de değil. Doğalgaz jeopolitik çatışmaların kaynağı. Doğalgazın bulunduğu coğrafyalarda savaşlar yaşanıyor. Gaz pazarında yer alan bir kooperatifin ne sosyal sorunlara ne de uluslararası adalet meselesine çözüm getirebilmesi mümkün. Som Energia kendi ilkelerine uygun yeşil enerji üretiyor. Tabii her şey toz pembe değil. Mesela yenilenebilir enerji ürünlerini düşünelim. Güneş panellerinin büyük bölümü Çin’de üretiliyor. Üretim için gereken madenler Güney Afrika’da çıkarılıyor. Madenlerde neredeyse köle emeği kullanılıyor. Bu vahim sorunla ilgili henüz bir şey yapabilmiş değiliz. Bu da en az doğalgaz kaynaklı jeopolitik kriz kadar önemli bir toplumsal mesele. “Valencia’da güneş panelleri üretilecek” diye çok konuşuldu. Elbette bu önemli bir adım, ama madenler yine Güney Afrika’dan geliyor, Valencia’da çıkarılmıyor. “Gelişmiş ülkeler” dediğimiz coğrafyada insanlar kimin emek gücünün, alın terinin sayesinde refah içinde yaşıyor? Bunun üzerine de düşünüp çözüm üretmemiz gerekiyor.

Bir güneş enerjisi tesisinin kuruluş aşamaları nelerdir?

Kurulması hedeflenen tesis için önce kooperatif ortaklarına sermaye aktarmaları için çağrı yapıyoruz. Eğer sıfırdan kurulacak bir tesis ise Generation kWh programını kullanıyoruz. Sonra tesisin kurulacağı araziyi satın alıyoruz. Arazi Som Energia’nın mülkiyetinde olmuyor. Her tesis için bağlantılı bir işletme kuruluyor. Her tesise ait bir vergi kimlik numarası, bir banka hesabının bulunması işleyişi kolaylaştırıyor. Bu işletmeler finansmanın bir kısmını kredi yoluyla sağlayabiliyor. Bağlantılı işletmeler elbette Som Energia’nın ortağı haline geliyor. Sadece tüzel anlamda bağlı, özerk işletmeler olarak faaliyetlerini sürdürüyorlar. Araziyi satın aldıktan sonra teknik çalışma yapıyoruz. Önce enerjiyi panellere ve ana şebekeye aktaran elektrik kabloları döşeniyor. Üçüncü aşamada, panelleri satın alıyoruz. Bu aşamada tesisin kurulacağı araziye göre panellerin üretilmesi, satın alınması ve döşenmesi için mühendislik hesaplamaları yapılıyor. Geriye güneşin ışıması ve panellerden geçen enerjinin şebekeye verilmesi kalıyor.

Friedensreich Hundertwasser, “Güneşin Arkasından Görünen Şehir”, 1955


Başka ne gibi projeler yürütüyorsunuz?

Şu anda kooperatif rüzgâr, fotovoltaik (güneş enerjisi) ve mini-hidrolik teknolojiye dayalı enerji üretim tesisleri kuruyor. Mini-hidrolik enerji üretiminde izin alma süresi uzun ve bütçe belirsizliği yüksek. Bu nedenle hali hazırda üretim yapan mini-hidrolik enerji santrallerini kamu ihaleleri yoluyla satın almaya karar verdik. Rüzgâr projeleri ise 8 yıllık bir izin alma süresi gerektiriyor. Öte yandan, yasal süreç ve yapım aşaması mini-hidrolik santrallere göre daha az belirsizliğe sahip. Bu da projelere destekçi bulmayı kolaylaştırıyor. Karada fotovoltaik projeleri hayata geçirmek çok daha hızlı. İzin belgeleri iki yıldan kısa sürede alınıyor. Kooperatif, büyük fotovoltaik plantasyonlar kurma niyetinde değil. Orta büyüklükteki üniteleri tercih ediyoruz. Bu teknolojide, projelerini farklı aşamalarda satan birçok iştirakçi buluyoruz. İnşaat bir yıldan daha kısa sürede tamamlanıyor.

Dünyada 1.5 milyar kişinin enerjiye ulaşımı ya yok ya da çok kısıtlı. Enerji adaleti ve enerji kooperatifçiliği arasında nasıl bir bağlantı var?

Enerji sektöründe ciddi değişiklikler hedefleyen tüm toplumsal hareketler, örneğin fosil yakıtlara karşı verilen mücadele elbette çok önemli. Ama yeterli mi? Enerji adaleti sadece hangi yolla enerji ürettiğimizle ilgili değil. Tüm enerji sektöründeki imtiyazlar ve bunlara kimlerin sahip olduğu da çok önemi. Kapitalist üretim ilişkilerini, kapitalist pazarı dönüştürmeyi hedeflemeyen bir mücadele yetersiz kalacak. Enerji adaleti mücadelesi temel bir insan hakkı olan enerjinin kâr amaçlı bir meta haline gelmesine karşı veriliyor. Bunun için ilk adım adaletsiz paylaşım konusunda vatandaşların bilgilendirilmesi. Elektrik faturasını incelememiş, faturanın detaylarını bilmeyen o kadar çok insan var ki. İnsanlara önce elektrik faturasının detaylarını anlatıyoruz. Bunun yarattığı siyasi bilince hayret edersiniz. Ardından küresel iklim değişikliğini ve olası sonuçlarını aktarıyoruz. Demokrasi bahsinde kaynaklara eşit ve adil erişim konusuna geliyoruz. Demokrasinin bunlar üzerine düşünmeden, bunları hayata geçirmeden gerçekleşmeyeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Demokrasiyi kapitalist piyasa hayata geçirmeyecek. Demokrasinin tek yolu örgütlenmiş bir halk tabanı. Bu talepleri kâr amacı gütmeyen kooperatiflerin sahiplenmesi çok önemli.

Giydiğimiz kıyafetin, tükettiğimiz gıdanın nerede ve ne koşullarda üretildiğinden, bir yerden bir yere nasıl ulaştığımıza uzanan sorular sormalıyız. Bu tam da kooperatifçiliğin kolektif pedagojik yönü. Som Energia ortaklarının büyük bölümü gıdalarını, temel ihtiyaçlarını yine sosyal dayanışmacı ekonomi ağı içindeki yapılardan sağlıyor.

Enerji kooperatifçiliği ile küresel iklim değişikliğini frenleme arasındaki somut bağlar neler?

Bir yandan yenilenebilir enerji üretimine dair siyasi irade sergiliyoruz. Diğer yandan enerji tüketimine ilişkin bilinç, daha az enerji tüketen bir hayat kurmamıza dair söylem ve pratikler geliştiriyoruz. Enerji meselesinde bilinçli vatandaşlar olmalıyız. Mesele sadece enerjiden ibaret de değil. Giydiğimiz kıyafetin, tükettiğimiz gıdanın nerede ve ne koşullarda üretildiğinden, bir yerden bir yere nasıl ulaştığımıza, bisikleti tercih edip etmediğimize uzanan sorular sormalıyız. Bu tam da kooperatifçiliğin kolektif pedagojik yönü. Som Energia ortaklarının çok büyük bir bölümü gıdalarını, temel ihtiyaçlarını yine sosyal dayanışmacı ekonomi ağı içindeki yapılardan sağlıyor. Mesela gıda tüketim kooperatifi ortakları aynı zamanda Som Transport (Ulaşım Biziz) Kooperatifi’nin de ortağı. Bu kolektif iradenin ortaya koyduğu praksisler arasında örtüşme mevcut. Aynı şey biz kooperatif çalışanları için de geçerli. İnsan hayatını merkeze koyan bir işletmede çalışmanın hem siyasi bilinç hem duyarlılık açısından olumlu sonuçları var.

Barcelona belediyesinin enerji alanındaki politikası nasıl?

En Comu idaresindeki Barcelona belediyesi geçtiğimiz dönemde, Barcelona Energia’yı kurdu. Barcelona Energia yenilenebilir enerjiyi hedefleyen, tüketicilere şeffaflık ve ulaşılabilirlik sözü veren, halka açık bir belediye işletmesi. Bu şahane bir haber. Barcelona kentindeki yerel Som Energia gurubu ve belediye arasındaki ilişki çok olumlu. Belediye meclis üyesi bir ortağımız da var. Her ne kadar enerjinin halka açık bir belediye işletmesince pazarlanmasını çok önemsesek de, bu işletmede karar alma süreçlerinin nasıl işleyeceği önemli bir kıstas. Belediye değişse de Barcelona Energia’nın kalıcı olacağı kesin. Enerji pazarının belediye eliyle kamulaştırılmasının yolunu açan karara milliyetçi-muhafazakâr Halk Partisi dahi (Partido Popular) onay verdi. Yani bu konuda ciddi bir fikir birliği var. Fakat belediyeye ait bir şirket kurup kamulaştırma yoluna gitmek, illa da karar alma süreçlerine etkin vatandaş katılımını sağlamıyor. Bir yandan da birçok kent ve kasabada enerji fakirliği ile mücadele etmek için belediyelerle ortak projeler yürütüyoruz. Bazı belediye yönetimleri kendi binalarında ve yerleşkelerinde kullandıkları enerjiyi bizden alıyor.

Yenilenebilir enerji üretimi için elzem bazı nadir toprak elementleri hızla tükeniyor. Bu konuda bir çalışmanız var mı?

Üyelerimizin bir bölümü bu meseleyi çok önemsiyor ve Som Energia okulunda tartışmamız gerektiğini ifade ediyor. İspanya’da, Aralık 2018’de yayınlanan bir kanun hükmünde kararnamenin ardından güneş enerjisi üretiminde ciddi bir patlama yaşanıyor. Bu da güneş enerjisi panellerine olan talebi çok arttırdı. Elbette soru şu: Güneş panellerinde kullanılan hammadde sonsuz mu? Bu mesele yakın gelecekte çok tartışılacak.

Katalunya Cumhuriyeti’nin enerji politikasını siz belirleyecek olsanız, iyi bir kamusal enerji politikasını nasıl tahayyül edersiniz?

Zor bir soru. En basit yanıtım şu: Enerjiyle ilgili yasal çerçeve tüm ilgililerin, tüm faillerin hazırlık ve karar alma süreçlerine etkin katılımıyla hazırlanmalı. Oysa şimdiki yasa neredeyse sadece kâr amacı güden şirketlerin lobi faaliyetleriyle hazırlandı. Örneğin, enerji için yüzde 21 tüketim vergisi ödüyoruz. Bu oran temel ihtiyaçlara uygulanan vergi diliminden daha yüksek. Kabul edilebilir bir durum değil. Enerji yoksulluğu ile mücadelede ortak sorumluluk geliştirilmeliyiz. Bu yükü sadece enerjiyi üreten işletmeler kaldıramaz. Kamunun sorumluluk alması şart. Yerel yönetimler enerji yoksulluğuyla mücadeleye doğrudan müdahil olmalı.

Som Energia Avrupa’daki enerji kooperatifleriyle işbirliği yapıyor mu?

Som Energia aynı zamanda enerji verimliliği, tasarrufu ve dayanışması alanlarında faaliyet gösteren, enerjiye bütüncül yaklaşan, Avrupa çapındaki REScoops’un da (Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri Projesi) üyesi. Avrupa genelinde ortak çalışmak çok önemli.

Özgür Güneş Öztürk (Col·lectivaT Kültürel Çeviri, Araştırma ve Dil Teknolojileri Kooperatifi)

^