KATALUNYA’DA KAMU-DAYANIŞMACI EKONOMİ İLİŞKİSİ

Jordi Garcia Jané
6 Ocak 2020
SATIRBAŞLARI

Dayanışmacı ekonominin, kooperatifçiliğin Kanada, Kosta Rika, İtalya, İsveç ya da Katalunya’da GSYH’lerin yüzde 5’inden 10’una ulaşan oranlara tekabül etmesi tesadüf değil. Antikapitalist bir ekonomi kurma mücadelesi uzun yıllara yayılıyor, coğrafyadan coğrafyaya değişen özgün şartlarda gerçekleşiyor. Yine de bu saydığımız ülkeleri ortaklaştıran bir nokta var: Kamu yönetimleri bir noktada devreye giriyor ve dayanışmacı sosyal ekonomiyi (DSE) ya da kooperatifçiliği destekleyerek sürece ivme kazandırıyor. Daha önce Kanada’da Desjardins Kredi Birliği ve İngiltere’de İşçi Partisi planı gibi örneklerin özgün çerçevesini dikkatlerinize  sunmuştuk.
Katalunya’da ise yaklaşık kırk yıl süren Franco döneminde solun en büyük kalelerinden olan kooperatifçilik hareketi yerle yeksan edilmişti. Hareket kendini 1980’lerden itibaren yavaş yavaş toparladı. Dünya Sosyal Forumu ve 2008 krizinden sonra hızla genişlemeye başladı. 2012’den beri düzenlenen Katalunya Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Fuarı’na bugün yüzlerce örgüt ve binlerce kişi katılıyor. 1980’lerde neredeyse sıfırdan başlayan DSE hareketi Barcelona kentinin istihdamının yüzde 8’ini sağlayacak büyüklüğe ulaştı. Yatay örgütlenme ve otonom yapıların müşterek mücadelesine dayalı, çok katmanlı ve farklı tipte örgütleri barındıran DSE son dört yılda kamu yönetimleriyle, yerel belediyelerle deneysel ortaklıklara da gidiyor. Katalunya’ya bağlanıyor, DSE kuramcısı ve örgütleyicisi Jordi Garcia Jané’nin kılavuzluğunda, dört yılda hızla örülen kamu-DSE ilişkisinin başarılarını ve sorunlarını inceliyoruz.  

 

2012 Katalunya Dayanışmacı Ekonomi Fuarı’nın (FESC) başarısı sayesinde dayanışmacı sosyal ekonominin (DSE) niteliksel sıçrama yaptığı yıl olarak değerlendirilebilirse, 2016 da Katalan otonom hükümetin ve birçok belediyenin katılımıyla kamu kurumlarının DSE’yi gerçekleştirmeye yönelik kamusal siyasete geçtiği yıl olarak anılacak. 

2016’da Katalan hükümetinin Çalışma, Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı, sosyal ekonomi vasıtasıyla istihdam sağlamaya ve örgütler arasında işbirliğini artırmaya yönelik kamu hizmeti sunacak 15 halkevi kooperatifinin[1] kurulmasına önayak oldu. Aynı yıl, Barcelona Belediyesi müteakip dört yıl için 24 milyon avroyu aşan bir bütçeyle 124 eylem öngören DSE İvme Planı 2016-2019 adlı stratejik planı kabul etti. Dahası, otuz farklı belediye DSE konusunda işbirliğine gitmek için Belediyeler Arası Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Ağı’nı (XMESS) kurmak üzere harekete geçti. Bu sürecin başlangıç tarihi olarak 23 Ekim 2015’te Barcelona Belediyesi’nin Dayanışmacı, Sosyal Kooperatifçi Ekonomi Komisyonu’nca düzenlenen 1. Uluslararası  Belediyecilik ve Dayanışma Ekonomisi Buluşması’nı gösterebiliriz. Toplantıda Barcelona, Badalona, Sabadell ve Santa Coloma de Gramenet belediyeleri DSE için Belediyeler Ağı’na Doğru başlıklı manifestolarını kamuoyuyla paylaşırken, ağ Mayıs 2017’de birçok siyasi eğilimden 32 belediyenin XMESS’İ kurmasıyla resmileşti. Ağda yer alan belediyeler bir yıldan uzun süredir beraber hareket ediyor. 

Siyasi tablodaki dönüşümün etkileri

Öncelikle tüm bunların 2015 yerel seçimlerinde siyasi tablonun DSE’ye eğilimli partilerin lehine değişmesiyle gerçekleşebildiğini tespit etmek önemli.

Birçok belediyenin yönetimine programlarında DSE’yi desteklemek için eylem planı bulunan siyasi güçler geldi. Bu güçlerden kastım Barcelona Belediyesi’ni kazanan Barcelona En Comu Koalisyonu (Müşterek Barcelona), CUP[2] ve diğer ilerici-meclisçi sol örgütler, Katalunya Cumhuriyetçi Sol Partisi (ERC) ile Katalunya Sosyalist Partisi’nin bazı belediyeleri. 27 Eylül 2015 Katalan Meclis seçimlerinde, Bağımsızlık için Beraber koalisyonunun başarısının ardından, o zamana kadar muhafazakâr liberal CiU’dan Felip Puig’un elinde bulunan Çalışma Bakanlığı Katalan Cumhuriyetçi Parti’ye geçti. Bugün İspanya devletinin siyasi rehinesi durumundaki Dolors Bassa bakanlığa geldiği andan itibaren kooperatiflere ve emek birliklerine yönelik destekleri çoğalttı. Katalan otonom hükümetinin 2013’ten beri her yıl hazırladığı Aracoop (Hemen Kooperatifçilik) programındaki hibeleri artırdı ve ülkenin dört bir yanında kooperatif halkevlerinin kuruluşunun önünü açtı. Bassa döneminde hayata geçirilenler Katalan hükümetinin kooperatifçilik ve DSE konusunda İkinci İspanya Cumhuriyeti’nden (1931-1939) bu yana yaptığı en faydalı girişimlerdi.

DSE örgütlenmesinde yer alanların bir fotoğrafını çekebilseydik şöyle bir imge öne çıkardı: Yönetici mevkiinde erkeklerin yer aldığı, eğitimli beyazlar. Bu camdan fanusu kırmak, geniş halk kesimlerini, göçmenleri, uzun dönemli işsizleri de örgütlenmeye çekmek gerek.

DSE’ye sıcak bakan bu siyasi eğilim elbette birdenbire çıkmadı ortaya. Geçtiğimiz dönemde DSE ve onun kalbinde yer alan kooperatifçilik daha önce sahip olmadığı bir tanınırlık ve prestij kazandı. Ekonomik faaliyetleri etik ilkelerle  yürütmenin yöntemi olarak değerinin idrak edilmesinin yanısıra, DSE’nin kapitalist işletmelerden daha verimli olduğu da artık genel kabul görüyor.[3] Buna ilaveten geleneksel siyasetlerin başarısızlıklarının alenileştiği bir dönemde kooperatifçiliğin, üçüncü sektörün[4] ve Ekonomik Dayanışma Ağı’nın[5] temsilcileri kamu desteğine dair taleplerini hem yoğunlaştırdı hem de netleştirdi. Katalunya Çalışma Kooperatifleri Federasyonu’nun (FCTC) kooperatifçiliği yaygınlaştırmak, kooperatif altyapısını güçlendirmek ve yeni kooperatiflerin kurulmasını desteklemek için 2013’ten beri geliştirdiği Kooperatifçi Belediyeler Planı’na 2018’de 27 yerel yönetim katıldı. Barcelona Bölgesi yönetiminin İktisadi Gelişme için Teknik Stratejiler Müdürlüğü (OTEDE) 2013’te yerel teknikerlere yönelik DSE kursları ve eğitimleri vermeye başladı. Müdürlük referans niteliğindeki ilk materyalleri basarken DSE’yi destekleyici uygulamalara dair ilk taslakları da hazırlamış oldu. Böylece 2016’da Katalan hükümetine, belediye yönetimlerine gelen ve DSE’yi desteklemeyi isteyen siyasi yapılar gayet uygun bir altyapıyı hazır buldu.

O vakte kadar, DSE’ye yönelik açıkça dile getirilmiş bir kamu politikası mevcut değildi. Hükümet ve bazı belediyeler yeni emek kooperatiflerinin, emekçi denetiminde işletmelerin kurulması ve köklenmesi için ödenek ayırıyor, bazı belediye meclisleri temizlik ve bahçecilik hizmetlerini toplumun dezavantajlı kesimleri için kurulmuş işletmelerden ya da özel emek merkezlerinden tedarik ediyordu. Ancak, ortada daha fazlası mevcut değildi. Oriol Estela’nın dediği gibi, “Kısmi mali avantajlar ve hukuki güvence, İstihdam Danışmanlık Ofislerini özellikle kapanan büyük ve orta ölçekli işletmelerin çalışanlarına, teknik lise ya da İstihdam Evleri mezunlarına kooperatif kurmayı cazip bir seçenek olarak önermeye yönlendirse de, kuruculara gerek kişisel, gerekse kolektif düzeyde demokrasi, karşılıklı sorumluluk gibi ilkelerin aktarılıp aktarılmadığı göz önünde bulundurulmuyordu.”[6] Buna karşın, DSE’yi –bir sektör değil– sosyo-ekonomik bir alan gibi destekleyen ve entegre bir perspektife sahip (emek yanında pazar, tüketim, finans ve müşterekler gibi alanlarda, işletmeler yanında topluluk inisiyatifleri tarafından da hayata geçirilen) bir politika şu âna kadar benimsenmemişti.

Okul yemekhanelerinden enerji dönüşümüne

2016’dan 2019’a kadar geçen yaklaşık dört yılda çoğu XMESS ağında yer alan ve Katalunya nüfusunun çoğunluğunu temsil eden elli kadar Katalan belediyesine ilaveten Çalışma Bakanlığı Sosyal Ekonomi, Kooperatifler ve Özişletmeler Genel Müdürlüğü ve Barcelona Bölgesi yönetimi bilgilenme, verimliliği artırma, planlı destek ve kullanım başlıkları altında sınıflayabileceğimiz geniş bir yelpazede DSE uygulamalarını hayata geçirdi.

Bilgilenme alanındaki uygulamalar DSE’yi ve ona destek veren kamu politikalarını tanımaya, iyileştirmeye ve değerlendirmeye yönelikti. Birkaç örnek verelim: Sabadell, Terrassa, Vilanova, Castellar del Vallès, Badalona, Bages ve Barcelona gibi şehirlerde DSE verileri hakkında tespit ve haritalandırma faaliyetleri gerçekleştirildi. Osona bölgesinde bilinçli tüketim kataloğu hazırlandı. Prat de Llobregat kentinde DSE birimlerinin yarattığı tümleşik sosyal değer hesaplandı. Montornès del Vallès belediyesi yerel gelişim ve DSE hakkında kapsamlı bir araştırma yaptı. Barcelona Belediyesi, sosyal ekonomi işletmeleri rehberi hazırladı. Barcelona Bölgesi yönetiminin önayak olmasıyla Barcelona bölgesindeki belediyelerde ve yerel araştırma kurumlarında istihdam edilen otuz kadar tekniker sayesinde 2017’de DSE’yi yerelden ölçmeye yönelik bir rehber hazırlandı.

Planlı destek konusundaki uygulamaların amacı DSE hakkındaki duyarlılığı artırmak, yeni girişimlere ve halihazırda varolanların pekişmesine destek vermekti. Bu uygulamalar arasında her şeyden önce halkevi kooperatiflerinin yaklaşık üç bin faaliyetini ve yarattığı kaynakları dile getirmek gerekir. Aynı şekilde, Katalan hükümetinin istihdam yaratırken toplumsal sorunları çözmeyi de amaçlayan, yerelle somut bağları bulunan Singulars projesi de listeye eklenmeli. Projeyle 2017-2019 arasında 128 farklı girişime destek verildi. Belediyeler FIARE etik bankası ve Coop57 kredi kooperatifi ile yeni DSE işletmeleri kurmak için ortak fon oluşturdu.[7] Sant Boi belediyesi yeni örgütlenmeler için kuluçka işlevi görecek ortak çalışma mekânı CoboiLab’i kurdu. Mataró belediyesi DSE projelerini Llançadora adlı mekânda bir araya getirdi. Barcelona Belediyesi müşterek çalışmalara ivme kazandırmak için La Comunificadora (İletişimci) programını devreye sokarken, çocuk bakımı gruplarına ve kent bostanlarına destek verdi. Ayrıca, ülkenin dört bir tarafında gerek belediyeler, gerek kooperatif halkevlerince düzinelerce atölye, fuar, sergi düzenlendi. Konut kooperatifçiliği ve bilinçli tüketim başlıklarında eğitimler verildi, enformasyon noktaları kuruldu. Hatta Baix Llobregat Belediyesi seyyar bir kooperatif karavanını dahi devreye soktu!

Son dört yıla dönüp baktığımızda örgütlerle katılımcı bir şekilde hayata geçirilen uygulamaların kamu yönetimleri tarafından tasarlanıp idare edilenlerden daha başarılı olduğunu görüyoruz. 

Kullanım alanındaki uygulamalar yerel ya da genel toplumsal sorunları DSE aracılığıyla çözmeye yönelikti. Örnekleri sıralayalım: Konut sorununu çözmek üzere Cabrils Belediyesi ile Oplim els Buits! (Boş Evleri Açıyoruz) kooperatifi arasında bir sözleşme imzalandı. Birçok belediye konut kooperatiflerine kullanım hakkı devriyle arazi tahsis etti. Labcoop (kooperatif kurma eğitimleri veren bir kooperatif) eşliğinde ve Barcelona Belediyesi’nin himayesinde kurulan  Alencop (üyelerinin çoğunluğu Afrikalı göçmenlerden oluşan atık geri dönüşüm kooperatifi) ve Diomcoop (çoğunluğu Afrikalı göçmenlerden oluşan çalışma kooperatifi) zor durumdaki insanların toplumsal katılımını amaçlıyor. Sağlıklı beslenme başlığında, Arbúcies Belediyesi ile okul yemekhaneleri kooperatifi Sambucus’un gittikleri ortaklığı, Girona ve Terrassa şehirlerindeki mahalle bostanlarını ve Navàs’ta gıda bağımsızlığı için geniş kapsamlı örgütlenmeyi de sayabiliriz. Enerji dönüşümü alanında, birçok belediye Som Energia kooperatifiyle sözleşme imzaladı, Vilafranca Belediyesi Vinyes per Calor (Isınma için Üzüm Bağları) projesini hayata geçirdi. Finans alanında ise Barcelona Belediyesi Tridios ve Fiare etik bankalarından kredi almaya başladı. Ayrıca, Barcelona Belediyesi’nin ve Coma Cros Kooperatif Halkevi’nin yirmi kadar motorlu taşıtı ve inşaat makinası topluluk idaresine geçti. Ulaşım alanında, Som Mobilitat (Biz Ulaşımız) kooperatifi ile l’Alt Pirineu i Aran, Amposta, Rubí ve Santa Perpètua de Mogoda Kooperatif Halkevleri arasında ortak kullanıma açılacak elektrikli arabalar konusunda anlaşmaya varıldı.

Son olarak, yeni DSE girişimlerinin doğması için gerekli şartları yaratmaya yönelik verimlilik uygulamaları arasında dikkat çekenleri sıralayalım. Barcelona Bölgesi yönetiminin Cueme (ilkokul öğrencilerine kooperatif kurma ve yönetme öğretimi) programıyla sosyal girişimcilik ve eğitim kooperatifi kurma çalışmalarına başlandı. Barcelona ve Sabadell belediyeleri gençlik kooperatifleri kurulmasına önayak olurken Manlleu Belediyesi DSE eğitim merkezleri kurdu.

DSE ve onun kalbinde yer alan kooperatifçilik daha önce sahip olmadığı bir tanınırlık ve prestij kazandı. 2008 krizinden bu yana artık DSE’nin kapitalist işletmelerden daha verimli olduğu da genel kabul görüyor

Tüm bu uygulamaların bazılarını rahatlıkla kurumsal inovasyon olarak değerlendirebiliriz: Kooperatif halkevleri, Barcelona Belediyesi ve  Goteo Vakfı’nın beraberce oluşturduğu eşleştirme programı, Santa Coloma Belediyesi’nin la grama, Barcelona’nın el rec adlı yerel para birimleri, Berguedà Belediyesi Gelişim Ofisi’nin  Forestal Kooperatifi’ne [orman kooperatifi], Prats Bölgesi belediyelerinin ve Sobremunt Belediyesi’nin bakım, temizlik ve barınma alanlarında bölgede yaşayanlara hizmet veren Cuidem Lluçanès kooperatifine üye olması örneklerden sadece bazıları.

Gelgeç bir moda değil, kök salan bir hareket

Kuşkusuz çok verimli ve faal geçen bu dört yıl bize DSE’ye verilen desteğin gelgeç bir modadan ibaret kalmayacağını da söylüyor. Kamu kurumları DSE pratiklerini yaygınlaştırmanın, yeni yapılar kurmanın, mevcutları sağlamlaştırmanın yanısıra gelecekte yapılacakların temelini teşkil eden birtakım adımlar da attı. Verilen eğitimler sayesinde belediyelerde ve kooperatif halkevlerinde, DSE konusunda derin bilgiye sahip, çalışmaya angaje olan bir teknikerler grubu ortaya çıktı. Rehberler ve sergiler gibi bir dizi tanıtım ve eğitim edevatı geliştirildi. Hangi kurumsal yapının DSE’yi desteklemeye daha uygun olduğu ya da teknikerlerin alacağı eğitim programı gibi konularda genel bir görüş birliği sağlandı.[8] Dayanışmacı sosyal ekonomi terimi genel kabul görür ve halk arasında doğal bir kullanıma kavuşurken, daha kısıtlı anlama sahip “sosyal ekonomi” ya da indirgemeci “sosyal ekonomi ve kooperatifçilik” gibi tanımlamaların yerini aldı. Kooperatif halkevleri ve XMESS sayesinde DSE faaliyetleri Barcelona metropoliten alanının dışında da yaygınlık kazandı. Belediyelerdeki ilgili birimler ve kooperatif halkevleri sayesinde müşterek yönetim alanları yaratıldı. Tüm bunlar kamu destekleri, ama ondan da önce DSE örgütlerine ve girişimlerine omuz veren on binlerce insan sayesinde mümkün oldu.

Geniş katılımlı çatı örgütleri

Katalan dayanışmacı sosyal ekonomisi son dört yılda kurumsal olarak ve kapsadığı üye sayısı, yönettiği sektörel faaliyet açısından büyümeye devam etti. Bazı girişimlerin büyük başarısı referans haline gelirken DSE’nin prestiji arttı. Çok önemli bir başka nokta da farklı DSE çatı örgütlerinin beraber hareket etme konusunda geliştirdiği bilinçti. Böylece Katalunya Kooperatifler Federasyonu (COOPCAT), Üçüncü Sektör Birliği, Katalunya Üçüncü Sektör İşletmeleri Konfederasyonu, Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Ağı (XES) ve Katalunya Yardımlaşma Federasyonu’nun katılımıyla dördüncü dereceden bir oluşum olan Katalunya Sosyal Ekonomi Derneği (AESCAT) kuruldu. Dernek sosyal ekonomiyi görünür kılmayı, alanda yer alan çeşitli birliklerin eşgüdümünü sağlamayı, sosyal ekonominin çıkarlarını savunmayı ve yeni bir dayanışmacı toplum modelini geliştirmeyi görev ediniyor.

Aynı dönemde, bölgeselleşme/yerelleşme DSE’yi geliştirmek için anahtar stratejiydi. Bölgeselleşme konusundaki bazı araçları sıralayalım: Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Ağı’nın yerel grupları oluşturuldu. Sayıları 2015’te beşten 2019’da 11’e ulaşırken, sekiz tanesi de kurulma aşamasında. Pam a Pam (Karış Karış) Kooperatifi ülke sathında kooperatif haritalandırma ve değerlendirme çalışması yürüttü. La Lleialtat Santsenca, Can Picó, Mar Kafesi, Gavà Kooperatif Halkevi, Coòpolis (Kooperatif Şehri) gibi DSE’ye referans niteliğinde mekânlar açıldı. Sants’da Kooperatif Etkisi, Prat kentindeki Esperanzah (Umut) Festivali ve 15 kooperatif halkevi DSE’nin yerel ekosistemlerini inşa etti. 

Yayılmanın ritmi ve  stratejileri

DSE’ye yönelik kamu politikaları önemli eksiklikleri ve ihmalleri de barındırıyordu şüphesiz. Belediye programlarında öngörülen, stratejik planlarda taahhüt edilmiş bazı uygulamalar hayata geçirilmedi. Kamu politikaları ve icraatlarının müşterek tasarlanma seviyesi düşüktü. Geriye dönüp baktığımızda örgütlerle katılımcı bir şekilde hayata geçirilen uygulamaların kamu yönetimleri tarafından tasarlanıp idare edilenlerden daha başarılı olduğunu görüyoruz. 

DSE bazı belediyelerde katılım, sosyal hizmetler, çevre ya da kamu tedarik alanlarına ulaşmak için il meclislerini veya ekonomik destek birimlerini kullansa da, kentin her alanına yayılmaktan uzak kaldı. Hızla sonuç elde etme hevesi bazı programların kötü sonuç vermesine ya da olgunlaşması daha fazla zaman ve destek gerektiren inisiyatiflerin zor durumda kalmasına neden oldu. Ayrıca, gerek çeşitli girişimlerin, gerekse kamu politikalarının etkisini tam anlamıyla değerlendirecek araç-gerecin eksikliği hissedildi. 

Önemli bir tartışma da  şu: Bir kooperatif halkevi özerk bir imece ekosistemi haline gelmeye yönelip her yıl bünyesine daha fazla örgüt mü katmalı, yoksa kendini büyüme yoluna gitmeden başka DSE ekosistemlerinin oluşumunu desteklemekle mi sınırlamalı?

Kamuya mal ve istihdam alımlarına dair rehberler hazırlandı. Ancak, buralarda yazılanları hayata geçirmekte zorlanıldı. Sosyal, kültürel ya da sağlık alanlarında hizmet alım sözleşmelerini DSE örgütlerine aktarma ya da onlardan ihalesiz doğrudan hizmet tedarik etme imkânını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması da bekleyen konulardan biri. Aynı şekilde, belediyeler ve kooperatif halkevlerini ya da yerel DSE gruplarını uygulamalar konusunda tekrara düşmekten alıkoyacak, örgütlerin birbirlerini eşgüdüm içinde tamamlamasını sağlayacak yöntemlerin de keşfedilmesi gerekiyor. Aslında halkevleri ağı an itibarıyla hedeflerini, ideolojilerini, hizmet listelerini, yönetim ve finans modellerini tanımlama aşamasında. Süregiden tartışmalardan biri de şu: Bir kooperatif halkevi özerk bir imece ekosistemi haline gelmeye yönelip her yıl bünyesine daha fazla örgüt mü katmalı, yoksa büyüme yoluna gitmeden başka DSE ekosistemlerinin oluşumunu desteklemekle mi sınırlamalı kendini? Başka bir önemli tartışma da, halkevlerinin Katalan hükümetince idare edilecek bir kamu hizmet birimine mi, yoksa farklı kamu kurumları ve yerel DSE birimlerince müşterek yönetilecek bir yapıya mı evrileceğiydi.

Bu çerçevede kamusal politikanın bir diğer önemli aracı konumundaki yönetmelikleri de iyileştirmek gerekiyor. Bir DSE birimi kurmak mali açıdan başka türden işletmelere nazaran avantajlı olmalı. Bugün için bu avantajlardan söz etmek mümkün değil. Krizdeki ticari işletmelerin kooperatiflere dönüşmesini zorlaştıran iflas kanununu değiştirmek şart. AESCAT’ın katılımıyla değerlendirme aşamasında olan sosyal dayanışmacı ekonomi yasası[9] hem ilerici bir şekilde kaleme alınmalı hem de şu üç düzeyde işlevi yerine getirmeli: Düzenleme, tanımlama ve kaynaklar. DSE’ye dair düzenlemeler sadece hukuki alanla sınırlı kalmamalı. DSE tüm boyutlarıyla tanımlanmalı ve ülkenin ekonomi-politiğini şekillendirecek başlıca unsurlardan biri saymalı. DSE ile ilgili kaynaklara gelince, yasada DSE’ye ayrılan bütçenin kurumsallaşmasının yanısıra kamu iletişim araçları, eğitim kurumları ve üniversite araştırmalarında DSE’ye geniş yer verilmesi sağlanmalı. Öte yandan, merkantilist eğilimleri törpülemek için 2015’te çıkarılan kooperatif yasasında da bazı değişikliklere gitmek gerekiyor. Örneğin, herhangi bir kooperatifin tasfiyesinin ardından “bölünmez fonların”[10] tamamının kooperatifçiliğin ve DSE’nin temsilcisi yapılara aktarılması zorunlu hale getirilmeli. Ayrıca, yasada girişimciliği destekleyen kooperatifler, platform kooperatifçiliği ve yönetimini kamu kurumları, emekçiler ve kullanıcıların beraberce üstleneceği kamu hizmet kooperatifleri de düzenlenmeli. Yeni kooperatiflerin kurulmasını ve varolanların büyümesini finanse etmek için, İtalya’daki yasal düzenleme gibi, kooperatiflerin yıllık kârlarının yüzde üçünü aktaracağı ve ilgili federasyonlar tarafından yönetilecek müşterek fonlar oluşturulmalı.

Camdan fanusu kırmak

DSE’nin çözmesi gereken çok sorun var. Örgütlenmede yer alanların genel bir fotoğrafını çekebilseydik şöyle bir imge öne çıkardı: Yönetici mevkiinde erkeklerin yer aldığı, eğitimli beyazlar. Haliyle bu camdan fanusu kırmak, geniş halk kesimlerini, göçmenleri, uzun dönemli işsizleri de örgütlenmeye çekmek gerek. DSE’nin kırsaldaki ve endüstri alanındaki varlığı da yeterli değil. Bu durumu aşmak için küçük ölçekte üretim faaliyetlerini hayata geçirmek ve teknoloji sektörü gibi hızla gelişen alanlara yayılmak şart.[11] Nihayetinde, uzun erimli ve/veya yüksek toplumsal faydası bulunan, ama başarılı olup olmayacağı belirsiz projeleri başlatmak için gerekli uzun vadeli sermaye ve risk sermayesi de eksikler arasında.

DSE’nin kamusal siyaset üzerindeki etkisi artarak devam edecek. Ancak sürecin daha çatışmalı geçeceğini de öngörebiliriz. Zira DSE büyüdükçe ve stratejik sektörlere yayıldıkça büyük kapitalist şirketler kendilerini giderek daha çok tehdit altında hissedecek.

Öte yandan, birçok girişimci kooperatif küresel ya da yerel toplumsal sorunlara karşı ittifak kurmuyor. Yönetim düzeyinde dikkat çeken belli başlı sorunlar ise örgütlerin feminizmi içselleştirme seviyesinin düşüklüğü ve ücretlendirilmeyen bakım emeğinin ortaklaşa üstlenilmesindeki eksiklik. Birçok örgütün bir araya gelmesiyle kurulan ikinci dereceden yapılarda üye örgütlerin katılımını sağlayacak yöntemler geliştirilmeli. Çok fazla ortaklı kooperatiflerde, özellikle de ortaklar sadece tüketici ise, yüksek katılım sağlamak ölçek büyütmemiz ve kapsamlı projeleri hayata geçirebilmemiz için çözmek gereken yakıcı bir sorun. Ayrıca, DSE üretim zincirleri tam olarak tarif edilmediği gibi, DSE içinde yer alan üretici ve tüketicilerin kapitalist işletmelerin ürünleri yerine yönelebilecekleri, özellikle ara mallar ve tüketim mallarıyla ilgili yeteri kadar üretim yapılmıyor.  

Toplumsal dönüşümün bayraktarlığı

DSE eğer gerçekten toplumsal dönüşümün itici güçlerinden biri haline gelmek istiyorsa dahili büyümesini dışarıyla paralel hale getirmeli. DSE örgütlenmesinin, genişleme ufkunda yer alan diğer kişi ve grupları, mesela büyük şirketlerin ücretli emekçilerini, bölgesel KOBİ’leri, kamu yönetimlerini cezbetme kapasitesini artırması gerekiyor. DSE hareketi ekonomik demokrasinin, ekolojik dönüşümün, üretim ve yeniden üretime dayalı işlerin bölüşümünün ve zenginliğin paylaşımının bayraktarlığını yapmakla yükümlü. Sendikaların kapitalist işletmelerde karar mekanizmalarına dahlini mümkün kılmak için DSE değerlerini, ilkelerini ve pratiklerini tamamen olmasa bile bir ölçüde içselleştirmeleri sağlanmalı. Diğer yandan, küçük esnaf, mahalle atölyeleri ve yerelle bağları bulunan bilinçli KOBİ’ler diye tarif edebileceğimiz küçük limited şirketlerin de DSE ağına girip toplumsal sorumluluk almaları hedeflenmeli.

Belediyeler ya da kooperatifler vasıtasıyla verilecek kamu hizmetleri tartışması da yanlış bir zemin üzerinde ilerliyor. Asıl önemli olan bu hizmetlerin evrensel, nitelikli, eşitlikçi, onurlu çalışma şartlarında, tasarımına ve yönetimine çalışanların ve kullanıcıların beraberce karar verdiği bir şekilde hayata geçirilmesi. Buna karşılık, uygulamada hangi hukuki biçim altında idare edilecekleri konusu çeşitlilik içermeli, somut şartlara ve bağlama göre şekillendirilmeli. Örneğin, bu hizmetlerin katılımcı belediyecilik yoluyla gerçekleştirilmesi, kâr amacı gütmeyen DSE birimlerine ihale edilmesi ya da kamu hizmeti kooperatiflerince verilmesi gibi farklı seçenekler bulunuyor.

Enerji, su, barınma ve finans gibi stratejik hizmetlerde faaliyet gösteren DSE örgütleri çok değerli işler yapsalar da, önümüzde kat edecek daha çok yol olduğu da aşikâr. Bu alandaki örgütler orta vadede dahi toplumun çoğunluğunun ihtiyaçlarını temin etmekten uzak. Bu yüzden kamunun, toplulukların ve kooperatiflerin beraber çalışmasına izin veren her türlü melez yapı girişimi, eğer bu yapılar DSE değerlerini hayata geçirecekse, memnuniyetle karşılanmalı. Barcelona Belediyesi’nin kurduğu kamu enerji şirketi Barcelona Energia ve kurulma aşamasındaki Katalan Kamu Bankası bu açıdan önemli örnekler.

Teoride ekonominin demokratikleşmesi için verilen mücadeleye sendikaların, tüm sol partilerin, tüketici derneklerinin ve diğer sosyal hareketlerin de paylarına düşen katkıyı vermesi beklenir. Ancak, henüz bu yolda çaba harcamadıkları göz önünde bulundurulduğunda gerekli toplumsal dönüşümün bayraktarlığını daha hazırlıklı konumdaki DSE bileşenlerinin yapması gerekiyor.

Enerji, su, barınma ve finans gibi stratejik hizmetlerde faaliyet gösteren DSE örgütleri çok değerli işler yapsalar da, önümüzde kat edecek daha çok yol olduğu da aşikâr. Bu alandaki örgütler orta vadede dahi toplumun çoğunluğunun ihtiyaçlarını temin etmekten uzak.

Ayrıca, son dört yılda DSE’nin aldığı ödeneklerden dolayı kamu yönetimlerine içgüveysi haline gelip gelmediğine ve kamu yardımlarının bir ekonomik krizi tetikleyip tetiklemeyeceğine dair soru işaretleri de epey dillendirildi. Bunlar makûl endişeler, bu türden tehlikelere karşı uyanık olmak şart. Yönetimin bir uzantısı haline gelmemek ya da onun kararlarını harfiyen uygulamamak için DSE’nin finansal özerkliğini artırması, kurumlarla işbirliğini kendi talepleriyle birleştirmesi, hareketin önceliklerinin ve ritminin belirleyicisi olma konumunu pekiştirmesi gerekiyor.[12] Bu nedenle, toplumsal dönüşümün diğer unsurlarıyla mümkün olduğunca ittifak halinde, beş-on yılı öngören orta vadeli bir gelecek planı yapmak elzem. Planın sosyo-ekonomik alanda, “çoğulcu” ekonomi ya da “çoğulcu dönüştürücü” ekonomi denen evreye geçişte bir ara istasyon işlevi görmesi gerekiyor.

Önümüzdeki dönemde kamusal siyaset alanında DSE’nin etkisi artarak devam edecek. Ancak sürecin daha çatışmalı geçeceğini de öngörebiliriz. Zira DSE büyüdükçe ve stratejik sektörlere yayıldıkça büyük kapitalist şirketler kendilerini giderek daha çok tehdit altında hissedecek ve kamu yönetimlerini DSE’ye karşı tavır almak için sıkıştıracak. Umarım böyle bir noktaya gelinir, biz de bu yeni engelleri aşmak için kafa yormak zorunda kalırız. Böyle bir çatışma ilerlediğimizin kanıtı olacaktır.

Çeviren: Ulus Atayurt

* Bu yazı Katalan Emek Kooperatifleri Federasyonu’nca desteklenen Nexe kooperatifçilik dergisinin 2019 yaz sayısında Dayanışmacı sosyal ekonomiye dair ilk kamu politikalarının değerlendirilmesi ve zorluklar başlığıyla yayınlandı. 1+1 Forum için kısmen kısaltıldı. Katalunya’da son otuz yılda dayanışmacı ekonomi adına yapılanlar için bkz.: Ulus Atayurt, “Katalonya’da Dayanışma Ekonomileri: Karış Karış İlerlemek”, Beyond İstanbul, sayı 6, 2019
 
[1] “Ataneu”lar ya da Katalan halkevlerinin tarihi 19. yüzyıla uzanıyor. Burjuva işletmelerinde, kulüplerinde, malikânelerinde çalışan, burjuva eğitiminin içeriğini öğrenen anarşistler tarafından kurulan ilerici halkevleri işçi sınıfına baleden anatomiye, aritmetikten jimnastiğe birçok konuda eğitim veriyor ve kooperatiflerin kurulmasına önayak oluyordu. 1990’lardan itibaren sayıları tekrar hızla arttı. Hemen hepsi otonom yapısını, mahalleyle ilişkisini itinayla koruyor. 2016’dan itibaren hükümetin yer ve ödenek tahsis etmesiyle birlikte yereldeki yüzlerce kooperatif, dernek, dayanışma yapıları 15 kooperatif halkevi çatısı altında bir araya geldi. Hemen hepsi birçok faaliyetlerinin yanısıra DSE konusunda açık üniversite işlevi de görüyor. (ç.n.)
[2] CUP, yani Halk Birliği Adaylığı, çeşitli sol parti, örgüt ve bireylerden oluşan, otonom yerel meclisler vasıtasıyla örgütlenmiş, sol, feminist, ekolojist ve bağımsızlıkçı platform. (ç.n.)
[3] Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerine göre, krizin en akut döneminde, 2008-2013 arasında kooperatiflerde istihdam kaybı kapitalist işletmelerden yüzde 6 daha az gerçekleşti. 
[4] Üçüncü sektör kabaca kâr amacı gütmeyen, yaşlı, çocuk, göçmen, engelli sorunları gibi alanlarda çalışan, ne özel ne de kamu özelliği bulunan yapılara verilen genel isim. (ç.n.)
[5] Porto Alegre’de düzenlenen 1999 Dünya Sosyal Forumu’nda ilk adımları atılan dayanışma ağı XES 2002’de resmileşmesinin ardından hızla büyüdü. Bugün 300 örgüt ve binlerce katılımcıya sahip. Meclisler ve komisyonlar vasıtasıyla örgütlenen XES dayanışmacı ekonomiler konusunda en ilerici ilke ve pratikleri hayata geçiren örgütlerden biri. (ç.n.)
[7] Barcelona Belediyesi 2017’de aldığı 126 milyon dolar borcun 57.7 milyon dolarını kredi kooperatiflerinden ya da etik bankalardan tedarik etti. (ç.n.)
[9] Kastedilen ve amaçlanan kooperatifçilik ya da sosyal ekonomi yasası değil, dayanışmacı sosyal ekonomi yasası. Dayanışmacı Sosyal Ekonomi Ağı’nın (XES) 2014’te hazırladığı bir yasa taslağı mevcut. İspanya’da Galiçya bölgesinde 2016’da çıkarılan bir sosyal ekonomi yasası ve Guipúscoa ilinin 2014’te çıkardığı bir yönetmelik mevcut. 2011’de çıkarılmış, detaylı olmayan bir sosyal ekonomi yasası da var.   
[10] İtalya’da özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen KOBİ kooperatifçiliğinin başarısında bölünmez fonların önemi büyük. Buna göre, kooperatifler yıllık kârlarının yüzde 30’unu bu fona aktarıyor. Sıkılıkla görüldüğü gibi, iyi kâr elde etmeye başlayan bir KOBİ kooperatifini kurucu ortaklar satmaya karar verirse, bu fon kooperatif federasyonlarına aktarılıyor. Dolayısıyla, hem kooperatifin kapitalist işletmelere devri zorlaştırılıyor hem de ağın ayakta kalması için sermaye yaratılıyor.
[11] CEPES’in teknoloji yatırımı üzerine raporu.
[12] Katalunya Emek Kooperatifleri Federasyonu (FCTC) “Belediyelerde dayanışmacı sosyal ekonomi için 15 tedbir” adlı bir öneri sundu.
 
^