SURUÇ’TAKİ HASTANE KATLİAMI VE ŞENYAŞAR AİLESİ DAVASI

Söyleşi: İrfan Aktan
24 Aralık 2020
SATIRBAŞLARI

Urfa’nın Suruç ilçesinde, 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden on gün önce, 14 Haziran’da esnaf ziyareti esnasında AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınları Şenyaşar ailesine ait işyerinde şiddete başvurdu. Hastaneye uzanan saldırılar sonucu Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Adil ve Celal Şenyaşar ile vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirdi. Olayda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam sekiz kişi yaralandı.
Saldırı sırasında yaralanan Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alındı, Fadıl Şenyaşar tutuklandı. Şenyaşar, halen Elazığ Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik odada tutuluyor. Olaydan 15 ay sonra, 18 Eylül 2019’da AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız, büyük bir koruma grubuyla geldiği Urfa Adliyesi’nde teslim olduktan sonra tutuklandı.
Olaydan 18 ay sonra, Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı sadece işyerinde yaşananlara ilişkin bir iddianame hazırladı. İddianamede, Şenyaşar ailesine dönük asıl saldırının yaşandığı hastane boyutuna yer verilmedi. Yürüyerek gittiği Suruç Devlet Hastanesi’nde katledilen Hacı Esvet Şenyaşar’a ilişkin bir yargılama iki buçuk yıldır başlamış değil. İddianamede, tutuklu Fadıl Şenyaşar ve yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar’ın da aralarında olduğu 13 kişiye “öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, mala zarar verme, ateşli silah bulundurma” gibi suçlamalar yöneltildi. İddianame Urfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, dava daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Malatya’ya nakledildi.
20 Kasım’da görülen son duruşmada savcı mütalaasını mahkemeye sundu. Tutuklu Fadıl Şenyaşar’a bir kez “kasten öldürme”, yedi kez “kasten öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla 150 yıla kadar, Enver Yıldız için ise “ağır tahrik ile öldürme” suçundan 12 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Davanın 25 Aralık Cuma günü görülecek duruşması öncesinde Şenyaşar ailesinin avukatı Hidayet Enmek’le konuştuk…
Saldırıda eşini ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar adliye önünde adaletsizliğe tepki gösterirken. (Fotoğraf: MA/Evrensel)

14 Haziran 2018’de Suruç’ta yaşanan olayla ilgili elde edilen bilgiler, görüntüler neler?

Hidayet Enmek: O gün AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız, hem seçim hem de bayram arifesi dolayısıyla, propaganda faaliyetleri kapsamında esnaf ziyaretine çıkmıştı. Bu esnada Şenyaşar ailesinin işyerinin de olduğu Suruç’taki Milyoncular Çarşısı’na beş-altı kişilik heyetiyle birlikte gidiyor. Bu heyetin içinde AKP Suruç ilçe başkanı, Yıldız’ın danışmanı ve yakınları bulunuyor. Yıldız ve heyetinin girdiği işyerinde alışveriş yapan kadınlar, çocuklar da var. Heyet, işyeri kapısında daha sonra öldürülecek olan Adil Şenyaşar’la tokalaşıp hal hatır sorarak içeri giriyor. İbrahim Halil Yıldız, içeride Celal Şenyaşar’la da tokalaşıp sohbet ediyor. Ses kayıtları yok, ama görgü tanıklarına göre, Celal Şenyaşar milletvekiline bazı şikâyetlerini aktarıyor.

Ne tür şikâyetler?

Suruç’ta uyuşturucu kullanımının çoğaldığını, sokağın hemen başında hırsızlık yapan gençlerin olduğunu, bunlara ilişkin gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını söylüyor. Kamera görüntülerine de yansıdığı üzere bu tartışmaya AKP Suruç ilçe başkanı Mustafa Kaya ve içerideki müşteriler şahit oluyor. İbrahim Halil Yıldız ziyaretini tamamlayıp çıkmaya yönelirken, danışmanı ve heyetteki diğer kişiler, Celal Şenyaşar’ın bu eleştirilerine tepki gösteriyor. İçlerinden biri de tartışmaya tanık olan Adil Şenyaşar’ı sırtından çekerek yere atıyor. Celal, kendi işyerinde kardeşine yapılan bu muameleye tepki gösterince, karşılıklı sözlü tartışma çıkıyor. AKP ilçe başkanı, kendi heyetindekileri sakinleştirip dışarı çıkarıyor. Ama dışarıya çıkarken tekrar Şenyaşar kardeşlere saldırıyorlar. Dışarıdaki kamera görüntülerinden anlaşıldığı üzere, 10’u aşkın kişi sopalarla, silahlarla Şenyaşar ailesinin işyerine yöneliyor.

Saldırgan tarafı aklayıcı, saldırılan tarafı da suçlayıcı bir iddianame söz konusu. Aynı tavrın mahkeme heyetinde de hâkim olduğunu görüyoruz.

O esnada dışarıda polis yok mu?

Var ama, görüntülerden de anlaşıldığı üzere, kolluk bu olayı uzaktan izlemekle yetiniyor. Saldırgan grup içeri girdiği gibi müvekkillerimize sopalarla, silah dipçikleriyle vurmaya başlıyor. Aynı çarşıda bulunan ikinci işyerindeki kardeş Fadıl Şenyaşar silah sesi duyuyor. Ayrıca, biri telefon açarak “diğer dükkândaki kardeşlerini dövüyorlar” diyor. Bunun üzerine Fadıl Şenyaşar, işyerindeki kasada bulunan silahını da alıp kardeşleri Celal, Adil ve Ferit Şenyaşar’ın bulunduğu dükkâna koşuyor. İçeri girdiğinde onlarca kişinin kardeşlerini sopalarla, demir çubuklarla linç ettiğini, Mehmet Şah Yıldız’ın da kardeşi Ferit’e silah doğrulttuğunu görüyor. Bu sırada Fadıl Şenyaşar saldırıyı bertaraf etmek için rastgele ateş açıyor ve Yıldız ailesinden birkaç kişiyi yaralıyor. Bunun üzerine Mehmet Şah Yıldız ve beraberindeki altı kişi Fadıl’ın üzerine çullanıyor. Boğuşma esnasında, yan tarafta Enver Yıldız, Adil Şenyaşar’a ateş ederken, kendi ailesinden Mehmet Şah’ı sırtından vuruyor.

Mehmet Şah Yıldız’ın kendi akrabası tarafından vurulduğu tespit edildi mi?

Avukat Hidayet Enmek

İşyerinde üç tane kamera var. Farklı kamera kayıtlarından bakınca, Enver Yıldız’ın Adil Şenyaşar’a doğru ateş açtığı, ama Mehmet Şah’ın düştüğü ânın saniyelerinin aynı olduğu görülüyor. Dolayısıyla biz avukatlar olarak, Yıldız ailesinden ölen kişinin aslında müvekkillerimiz tarafından öldürülmediğini söylüyoruz. Zaten şu anda tutuklu olan müvekkilimiz Fadıl Şenyaşar, Mehmet Şah Yıldız vurulurken beş kişi tarafından darp ediliyor ve ateş etme ihtimali yok.

Bunca olay yaşanırken polis nerede?

Olay bittikten sonra dışarıdaki polisler içeri giriyor. Daha sonra her iki taraftan yaralılar ambulanslarla Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor. Haberi alan baba Esvet ve anne Emine Şenyaşar da hastaneye koşuyor. Hastanenin önünde Urfa valisi, dönemin Urfalı AKP’li bakanı Eşref Fakıbaba, ilçe emniyeti de bulunuyor. Hastaneye getirilip acil servise yatırılan kardeşler Celal ve Adil Şenyaşar, arkalarından gelen saldırgan grup tarafından kurşun yağmuruna tutularak öldürülüyor. Ferit ve Mehmet Şenyaşar da aynı acil servise getirilmiş. Ferit orada saldırıya uğrayınca sedye üstünde bayılıyor ve öldüğü düşünülerek kurşunlanmıyor. Mehmet Şenyaşar ise hastanenin penceresinden atlayarak canını kurtarıyor.

Bunların görüntüleri var mı?

O gün hastanenin kayıt odasının kapısı kırılıyor ve tüm kayıt cihazları alınıp götürülüyor. Gizlilik kararı bulunan hastane süreci soruşturması dosyasında, aldığımız bilgiye göre, görüntü kaydı yok.

Acil servise yatırılan Celal ve Adil Şenyaşar, arkalarından gelen saldırgan grup tarafından kurşun yağmuruna tutularak öldürülüyor. Ferit ve Mehmet Şenyaşar da aynı acil servise getirilmiş. Ferit orada saldırıya uğrayınca sedye üstünde bayılıyor ve öldüğü düşünülerek kurşunlanmıyor. Mehmet Şenyaşar ise hastanenin penceresinden atlayarak canını kurtarıyor.

Baba Esvet Şenyaşar hastanede nasıl öldürülüyor?

Esvet Şenyaşar’ın olayla hiçbir ilgisi yok. Çocuklarının yaralı olduğu haberi üzerine hastaneye gidiyor. Fakat saldırganlar hastanede Esvet’i serum şişelerini kırıp vücudunu keserek, oksijen tüpleriyle kafasına vurarak, silahla ateş ederek, eşi Emine’nin gözleri önünde vahşice katlediyor. Yaralıların başka bir hastaneye taşınmasını engellemek için hastane önündek ambulansların lastiklerini patlatıp camlarını kırıyorlar.

Fadıl Şenyaşar nasıl kurtuluyor?

Onun kurtulmasının tek nedeni, Urfa’daki Balıklıgöl Hastanesi’ne götürülmüş olması. Suruç Devlet Hastanesi’ne götürülseydi, o da katledilecekti.

Hastanedeki katliamla ilgili tutuklanmış kimse var mı?

Baba Esvet Şenyaşar

İlk soruşturma ekibi delilleri toplama konusunda ince eleyip sık dokuyordu. Fakat daha sonra olayla ilgili çok yoğun bir manipülasyon kampanyası yürütüldü. TV kanallarına çıkan İçişleri Bakanı, dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen, dosyadaki bazı görüntüleri taraflı bir biçimde nakletti. Olay, sanki milletvekili Yıldız’a yönelik planlı bir terör saldırısıymış gibi sunulmaya başlandı. Daha sonra, gerek savcılığın gerekse valiliğin yaptığı araştırmalar ve olayın Erdoğan’a aktarılması üzerine, mesele adli bir boyuta doğru götürüldü. Dahası, gizlilik kararı dolayısıyla biz avukatların ulaşamadığı birçok görüntü, bilgi, belge medyada paylaşıldı. Dönemin başsavcısı bu süreçte 80’e yakın tanık dinledi. Fakat olaydan birkaç ay sonra, dosyaya çok hâkim olan bu başsavcının görev yeri değiştirildi. Sonrasında gelen ekip ise dosyayı olduğundan çok farklı bir noktaya götürdü.

Nasıl bir noktaya götürdüler?

Birazdan anlatacağım… Olayda Şenyaşar ailesinden baba ve iki oğlu hayatını kaybetti, üç oğul ağır yaralandı. Kardeşlerden biri, Fadıl Şenyaşar ağır yaralı halde tutuklandı, diğer ikisi tutuksuz yargılandı. Ferit Şenyaşar, uğradığı saldırı yüzünden uzun süre tedavi gördü. En küçük kardeş Mehmet de yaralandı ve o da tedavi gördü. Müvekkillerimiz hastaneden çıktıkları gibi, savcılık tarafından ifadeye alındı. Ama Yıldız ailesinden kimsenin ifadesi alınmadı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Enver Yıldız, 18 Eylül 2019’da, yakınlarıyla birlikte Urfa adliyesine gelip başsavcılığa ifade verene kadar da yakalanmadı.

Saldırganlar hastanede Esvet Şenyaşar’ı serum şişelerini kırıp vücudunu keserek, oksijen tüpleriyle kafasına vurarak, silahla ateş ederek, eşi Emine’nin gözleri önünde katlediyor. Yaralıların başka bir hastaneye taşınmasını engellemek için ambulansların lastiklerini patlatıp camlarını kırıyorlar.

Enver Yıldız neyle suçlanıyor?

Video kaydında bariz biçimde Enver Yıldız’ın Celal Şenyaşar’a silah sıktığı görüldüğü için onu tutuklamama şansları yoktu. Fakat Şenyaşarların işyerinde silah sıktığı bariz görüldüğü halde İbrahim Halil Yıldız yakalanmadı ve üç yıla yakındır aranıyor. Enver Yıldız’ın telefonu, soruşturmayı ilk yürüten başsavcı tarafından dinlemeye alınmıştı. Telefon kayıtlarında çok ilginç ayrıntılar yer alıyor.

Ne gibi?

Kendisini arayıp geçmiş olsun dileğinde bulunan arkadaşlarına “evde oturuyorum, kimse gelip bir şey sormuyor” diyor. “Zaten bu savcı biraz sıkıntılı. Yeni savcıyı bekliyoruz. O gelince gidip ifade vereceğim” diye de devam ediyor.

Yeni savcının atanacağını nereden biliyor?

Celal Şenyasar

Bilmiyoruz. Bir buçuk yıl boyunca sözümona aranan, ama evinde oturan bu kişi bunları söylüyor. Nitekim Enver Yıldız’ın telefonda dediği gibi oluyor, savcı değiştiriliyor.

Peki sonra davanın seyri nasıl değişiyor?

Bu olay işyerinde başlayıp hastanede bitiyor. Yeni gelen Urfa başsavcısı, hukuken imkânsız bir iddianame hazırladı. Dava devam ederken biz hem işyerindeki hem de hastanedeki saldırganları tespit ettik. Hem anne Emine Şenyaşar hem de en küçük oğlu Mehmet saldırganları teşhis de etti. Teşhis tutanakları dosyada bulunuyor. 23 Ekim 2019’da, tutukluluk süresiyle ilgili düzenleme getiren yeni bir yasa yürürlüğe girdi. Düzenlemeye göre, hakkında iddianame hazırlanmamış ağır cezalık suçlar hakkında tutukluluk süresinin en fazla iki yıl olabileceğine hükmediliyor. Yasa yürürlüğe girdiğinde, müvekkillerimiz hakkında hâlâ hazırlanmış bir iddianame yoktu ve Fadıl Şenyaşar’ın tutukluluk süresinin iki yılı aşmasına çok az zaman kalmıştı. Bunun üzerine alelacele bir iddianame hazırladılar. Ne var ki, bu iddianamede olay sanki işyerinde başlayıp sonlanmış gibi ele alınıyor ve hastane süreci tamamen başka bir olaymış gibi yaklaşılıyor. Bunun hukuken yapılması imkânsız. Çünkü, dediğim gibi, olayın başlangıcı işyeri, bitiş yeri hastane.

Yani, hastanede iki kardeş ve babalarının öldürülmesine ilişkin bir iddianame yok mu?

Yok! Buna itiraz ettik tabii. Ama maalesef bu iddianame önce 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi, sonra güvenlik gerekçesiyle Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. 25 Aralık’taki duruşmada muhtemelen karar verilecek, ama biz karar verilmesini istemiyoruz. Çünkü hem davanın yürütülüş biçimi hem de iddianamenin hastane sürecini kapsamaması hukuki değil. Ayrıca tutuklu müvekkilimiz Fadıl Şenyaşar hakkında astronomik bir ceza isteniyor.

Şenyaşar ailesinden baba ve iki oğlu hayatını kaybetti, üç oğul ağır yaralandı. Kardeşlerden biri, Fadıl Şenyaşar ağır yaralı halde tutuklandı, diğer ikisi tutuksuz yargılandı. Müvekkillerimiz hastaneden çıktıkları gibi, savcılık tarafından ifadeye alındı. Ama Yıldız ailesinden kimsenin ifadesi alınmadı.

Kaç yıl?

Bir kişiyi kasten öldürme, yedi kişiyi de yaralamaktan 150 yıla kadar hapsi isteniyor.

Enver Yıldız için ne kadar ceza isteniyor?

Onun için de “ağır tahrik altında adam öldürme” suçundan ceza isteniyor. Oysa olayın işyeri ve hastane sürecini kapsayacak şekilde değerlendirilmesi halinde yargılamanın daha sağlıklı yürütüleceğini ve maddi gerçeğin ancak o zaman ortaya çıkabileceğini savunuyoruz. Öte yandan, olayın hastane boyutuyla ilgili soruşturma başka bir dosyadan devam ettiriliyor. O dosyada bulunan ve müvekkillerimizin lehine olan bazı evrakların Malatya’daki mahkeme tarafından mevcut yargılama için talep edilmesini istedik. Fakat bu taleplerimiz reddedildi.

Ne gibi evrakları istediniz?

Adil Şenyaşar

Olaydan sonraki bir-iki aylık süreçte, daha sonra görev yeri değiştirilen başsavcının toplamış olduğu delillerden söz ediyoruz. Dosya ikiye bölündüğü için lehimize olduğunu düşündüğümüz deliller, hastane süreciyle ilgili dosyada kaldı.

Esvet Şenyaşar ve iki oğlunun hastanede öldürülmesiyle ilgili yargılanan sanık var mı?

Esvet’in katledilmesiyle ilgili şu an yargılanan hiç kimse yok. Sadece az önce andığım Urfa’daki dosya kapsamında soruşturması devam ediyor. Ama Malatya’daki dosyada, ölen iki oğlunun hastanede değil, işyerinde öldürüldüğü varsayılıyor. Bu kapsamda da yargılanan sanıklar var. Bu sanıklardan İbrahim Yıldız üç yıldır firarda. Enver Yıldız ise kolluğun yakalamasıyla değil, elini kolunu sallayıp adliyeye gelerek, savcılıkta ifade verdikten sonra tutuklandı.

Olaydan sonra Şenyaşar ailesinin Suruç’tan göç etmek zorunda kaldığını biliyoruz. Bu süreçte Şenyaşarlar neler yaşadı?

Ölen iki kardeş evliydi ve çocukları vardı. Aile paramparça oldu. Dağıtılan işyerlerini Suruç’ta bırakıp Urfa’ya taşındılar. Ölen kardeşlerin eşleri, çocukları, anne Emine Şenyaşar, hepsi Urfa’da bir evde yaşadı. Bir yıl sonra tekrar Suruç’a döndüler. Başından itibaren aileye her açıdan sahip çıkan tek yapı HDP oldu. Halen Suruç’a gelen her HDP heyeti öncelikle Şenyaşar ailesini ziyaret ediyor. Bu, aile açısından önemli bir teselli oluyor.

Olay ânında Şenyaşar ailesinin dükkânı

Geçtiğimiz hafta, Emine Şenyaşar ve saldırıdan sağ kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar, AKP Urfa il binası önünde oturma eylemi yaparken gözaltına alındı. Şenyaşar ailesinin talebi ne?

Davanın karar duruşması yaklaşıyor, davanın bir tarafı AKP milletvekilinin yakınları ve yargı üzerinde AKP’nin etkisi olduğunu herkes söylüyor. Aile bunun farkında olarak AKP il başkanıyla görüşmeye gidiyor. Aile, AKP il başkanlığı yetkilileriyle görüşürken bir anda bina dışına çıkartılıyor. Görüşme taleplerinde ısrar ederek oturma eylemi yapıyorlar. AKP’liler Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar hakkında şikâyetçi olunca gözaltına alınıp bir gece nezarette bekletildiler. Ertesi günkü ifade işlemi sırasında, aile HDP’nin Diyarbakır il binası önünde bekleyenleri hatırlatarak “biz neden burada duramıyoruz” dedi. Neticede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.

Davanın genel seyri size, bize ne anlatıyor?

İddianameler birer hukuki metindir ve bu metinleri soruşturma savcıları düzenler. Savcılar kişilerin hem lehine hem de aleyhine olabilecek tüm delilleri toplamakla ve bu deliller üzerinden iddianameyi şekillendirmekle mükelleftir. Fakat Şenyaşar ailesini ve sadece işyerindeki olayı konu alan Malatya’daki iddianame bu özelliklerden hiçbirini taşımıyor. Tamamen sübjektif. Saldırgan tarafı aklayıcı, saldırılan tarafı da suçlayıcı bir iddianame söz konusu. Aynı tavrın mahkeme heyetinde de hâkim olduğunu görüyoruz. Mahkeme savcısı, bir önceki celsede müvekkillerimiz hakkında iddianameden de daha ağır bir mütalaa verdi. Soruşturma savcısı gerçekler ortaya çıkmasın diye dosyayı ikiye böldü. Lehimize olabilecek tüm deliller, hakkında gizlilik kararı verilen dosyada tutuldu. Bu olaya dair yapılan her şey, saldırganları aklamaya ve saldırıya uğrayanları cezalandırmaya yönelik girişimin parçası olarak görünüyor. İşyeri basılan, kendi işyerinde saldırıya uğrayan, kendini savunan Şenyaşar ailesi. Fakat saldırıda yer alan ve müvekkillerimize ateş açan kişi, “ağır tahrik altında adam öldürme” suçlamasıyla yargılanıyor!

^